13 Şubat 2013 Çarşamba

Saat kulesi- Ego


"Öğrendiklerini bir saat gibi cebinde taşı.. İki de bir saati olduğunu göstermek isteyen insanlar gibi ortaya çıkartma. Eğer biri sana saati sorarsa söylersin ama her saat başında sorulmadan saat kulesi gibi ötme. Söylediklerini duyurmak için hiç kimseyi kolundan tutma, çünkü insanlar seni dinlemeye istekli değillerse, onları tutacağına çeneni tutman daha iyi olur."  Lord Chesterfield

Yaklaşık 13-14 yaşlarımda yaşıtlarım aşk sözleri peşinde koşarken yazmıştım bu sözü defterime. Üzerine o günkü aklımla çok düşünmüştüm, hala düşünürüm ara ara.

Ve açıkça; sizin birer saat kulesi gibi davranmanız bitmeli, bırakın da zamanı gelsin söyleyeceklerinizin. Bilinçdışının birer lanetli alanmış gibi yansımasından öteye geçemiyor bu durum, etrafında durmadan döndüğünüz birer saat kulesi egonuz ve sebebi varoluşunuz!

Ve kendim için; Şu aralar üzerime düşen yalnız kalmak ve düşünmek. Çok düşünmek ve az söylemek. Zira insanlar söylediklerimi dinlemeye pek istekli değil gibi. Çenemi tutmam gerektiğini düşünmemin yanı sıra kendimi kendime ispatlama anlarından birinin geldiğinin farkına varıyorum yıldırım hızıyla.

Kendimi kendime ispatlama çabamın bana bir parça yalnızlık getirdiğini görüyorum...

Bilinçdışı yalnızlığı;
benim bir saat kulem var ellerimle yıktığım, zamanı gelmeden ötmeyen...

Bilinç yalnızlığı;
tüm saatlerim görünmez, ceplerim dolu, zihnim dolu, ağzım boş, dilim sus...